Günümüzde ABD ’de gerçekleşen olaylar, ırk ayrımı ve ırk ayrımından kaynaklanan sancıların devamı niteliğindedir. Her ne kadar artık ABD’ de ırk ayrımı ile alakalı bir kanun olmasa ve hatta siyahi kökenden gelenlere bazı pozitif ayırımcılık uygulamaları olsa da geçmişten gelen ve bütün kesimlerin içine işleyen olgular bu sancıları devam ettirmektedir. Mevcut durumda sosyo – ekonomik istatistiklerde beyazlar ile siyahiler arasındaki uçurum çok net bir şekilde hissedilmektedir. Hepinizin bildiği gibi bu farklılığın nedeni ABD’ de geçmişteki kölelik sisteminden gelmektedir. Yaşanan güncel olaylardan hareketle köleliğin geçmişten bu güne kökenleri konusunda bir şeyler yazmak istedim.
Tarih vesikaları, avcı – toplayıcı toplumlarda kölelik uygulamasına neredeyse rastlamamıştır. Avcı toplayıcı toplumlarda her aile kendi yiyecek ihtiyacını kendisi karşılamakta, topluluğun nüfusu, 40 – 50 kişiyi geçmemekte, yine topluluk içerisinde derin bir hiyerarşi ve sınıflaşma bulunmamaktadır. Topluluğun bir lideri olsa bile, bu lider de kendi işini kendisi görmekte ve uygulamada diğer kişilerden bir farkı bulunmamaktadır. Sosyal anlamında farklılaşmaların bulunmadığı bir durumda kölelik sınıfının oluşması beklenemez.
İnsanoğlu avcı – toplayıcı toplumdan tarım toplumuna geçtiğinde daha fazla yiyecek üretmeye ve fazla ürettiği yiyeceği depolama imkanına ulaştı. Geçmişte daha kıt kaynak olarak bakılan yiyecek olgusundaki bu değişiklik zamanla toplum içerisinde farklılaşmaları da beraberinde getirdi. Bu arada savaşlar insanlığın başladığı tarihten bu yana hep var idi, bu savaşlar ülkeler henüz kurulmadan önce ülkeler arasında değil de gruplar arasında idi. Avcı – toplayıcı gruplar arasındaki savaşlar genellikle bölge paylaşımı üzerine olmuş, savaştan yenik düşen tarafın katledilmesi ve ya bölgeyi terk etmesi ile sonuçlanmıştır. Yerleşik hayata geçmiş toplumlarda savaşların sebepleri de sonuçları da daha karmaşık olmuştur. Genel itibarı ile toprak ve üzerinde bulundurduğu zenginlik en temel faktör olmuştur.
Tarım toplumlarında yiyecek elde edebilmek için insanların daha fazla zamanını harcaması gerekmiş, işçilik ihtiyacı artmıştır. Ekilecek yerler ve aynı zamanda nüfustaki artış üretim ihtiyacını ve buna paralel olarak işçilik ihtiyacını da arttırmıştır. Söz konusu işçilik ihtiyacı eski tarihte kölelere olan ihtiyacın ana sebebidir.
Kimler Köle Olur İdi :
Tarihte ve hatta daha sonrasında insanoğlu aşağıda sayacağımız kişi ve grupların özgürlüğüne pranga vurarak köleleştirme yoluna gitmiştir. Bu kişi ve gruplar mutlaka köleleştirilmiştir gibi bir anlam çıkarmamak gerekiyor; ancak genelde köleler bu kişi ve gruplardan teşkil etmiştir.
Genel Özellikler:
Bir insan köle yapıldığında en basit anlamda insanlıktan çıkmakta bir mal / emtia / canlı hayvan kategorisine indirgenmektedir. Saydığım ilk maddeye istinaden bir savaş esiri ve ya ganimeti olduğunuzda, sizi köleleştiren kişi sizin efendiniz olmaktadır. Bu kişi dilerse para kazanmak amacı ile köle pazarında sizi satar. Fiyatınızı ise özellikleriniz belirlemektedir. Erkekler için genelde kas gücü, sağlıklı olmak, becerebildiği özel zanaatlar, eğitim – kültür düzeyi, kadınlar için ise erkekler için sayılan özelliklere güzellik ilave edilebilir. Çoğu durumda insanlar büyük baş hayvanlar kadar para etmemiştir. Bu şekilde pazarda satılabilirsiniz. Efendinizin sahip olduğu bir mal olarak, efendinizin söylediği her şeyi yapmak zorundasınız, efendinizin istediği yerde yatacak, verdiği yiyecekleri yiyeceksiniz. Kimi köleler tarlada çalışır, kimileri hizmetçilik yapar, kimileri efendilerini eğlendirir ve mutlu ederler. Bir kusurunuz olduğunda efendiniz sizi dilediği gibi cezalandırır. Dilerse öldürür, dilerse başkasına satar. Ender de görülse sizi azat eder: Bu durumda özgür bir insan olmuş olursunuz; ama çoğu toplumlarda azat edilmiş eski köleler yine de diğer hür insanlar ile aynı statüde olmamıştır. Köleye belirli bir ücret verildiği için genelde kendisinden maksimum verim istenir. Bu verimi vermeyenler zorlanırlar ve cezalandırılırlar. Ekonomik ömrünü tamamlamış, yaşlanmış elinden pek iş gelmeyen köleleri boşuna beslememek için efendilerinin azat ettiği durumlar da olmuştur. Bu, eskiden İzmir Belediyesi’ nin çöp toplama işinde kullandığı, ve yaşlanınca “emekliye” ayırarak Eşek adasına saldığı eşeklerin durumuna benzer bir durumdur. Bazı filmlerde kölelik olduğundan daha kötü bir şekilde gösterilmiştir. Her şeyden önce kölenin maddi bir karşılığı olduğu için efendi kölelerine asgari anlamda bakmalı ve asgari önemi vermelidir, ayrıca kölelerin belirli bir mutluluk düzeyi olmalı ki aralarında ilişkileri olmalı ve üremeliler. Nihayetinde kölelerin çocukları da efendinin kölesi olacak, uzun vadede karlı bir yatırıma dönüşecektir. Bu yazdıklarım, zalim ve sadist bir efendinin kölelerine istediğini yapabilme özgürlüğünü hiçbir zaman ellerinden almamıştır; ancak yüzyıllar boyunca süregelen efendi – köle sisteminde elbette belirli dengeler kurulmuştur. Bahsettiğim dengeler kurulmamış olsa idi ve kölelere çok aşırı bir zulüm yapılmış olsa idi (zulüm yapılıyordu, sonuçta köle idiler ama çoğunlukla çok aşırı değil) çocuk yapmazlar, ve bu zulümden kurtulmak için canları pahasına isyan eder, kaçar ve hatta intihar ederlerdi. Tabii ki isyanlar olmuştur. Bunların en ünlüsü Roma devrinde Spartakus isyanıdır. İsyan edenler, kaçmaya çalışanlar mutlaka en ağır bir şekilde cezalandırılmıştır. Mutlaka intiharlar da olmuştur. Benim sadece burada vurgulamak istediğim nokta, efendi – köle ilişkisinde makul bir denge sağlandığı için sistem uzun yıllar boyunca devam etmiş, ve hatta evirilmiştir. Günümüzde ayağına pranga vurulmuş köle neredeyse kalmamıştır. Bunun yerine köleliğin “farklı sürümleri piyasaya sunulmuştur.”
Sonraki bölümlerde geçmişten günümüze köleler ile efendilerini incelmeye devam edeceğiz.
Derleme; Y.S. Gören
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.