CUMHURİYET HALK PARTİSİ KADIN KOLLARI
01.07.2021
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir gece yarısı kararnamesi ile İstanbul Sözleşmesi’ni
tek taraflı feshettiğini duyurduğu hukuksuz kararın üzerinden, tam 103 gün geçti.
103 günde basına en az 83 kadın cinayeti yansıdı.
Aksaray’da yaşayan Yemen Akoda evli olduğu Eşref Akoda tarafından öldürüldü.
Kızı; “50 kere şikâyet ettik, 50 kere, hepinizin Allah belasını versin” diyerek isyan
etti.
30 yaşındaki İlknur Çavuş, evli olduğu Erdal Çavuş tarafından göğsünden
vurularak öldürüldü.
Manisa’nın Akhisar ilçesinde yaşayan 43 yaşındaki Sadriye Şen, evli olduğu
Recep Şen tarafından ruhsatsız silahla vurularak öldürüldü.
Nermin U. dört yıl önce boşandığı Mahir A.’ya yönelik “beni öldürecek” diyerek
koruma kararı istediği karakoldan dönerken, sokakta aynı erkek tarafından
öldürüldü.
Emine Karakaş, Halime Uyar, Arzu Rahman Güney, Şebnem Köker, Medine
Seyis, Hacer Başkaya, Kamile Yavuz, Fatma Öz, Sibel Kaman ve daha nice kız
kardeşimiz, eşleri, sevgilileri, babaları ya da birlikte olmayı kabul etmedikleri
erkekler tarafından öldürüldü.
Yüzlerce kadın şiddete uğradı. Kayseri’de evli olduğu A.Ş.’yi darp ettiği
gerekçesiyle tutuksuz yargılanan Yalçın Ş.’ye 2 bin 240 TL para cezası verildi.
İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma kararı alarak kadınların hayatını tehlikeye
atan tek adam hükümeti döneminde, kadına yönelik şiddetin bedeli 2 bin 240
TL olarak belirlendi!
Soma’da 3 çocuk annesi İ.Ç., 3 ay önce boşandığı T.Ç. tarafından saldırıya uğradı.
Kafedeki kadınların dayanışması sayesinde İ.Ç ve kundaktaki bebek saldırgandan
kurtulabildi.
Bu 103 günde, kadınlara ve çocuklara cinsel istismarda bulunanlar
cezasızlıkla ödüllendirildi.
Ramazan Güney tarafından G.Y.’ye yapılan ‘çocuğun cinsel istismarı suçundan’
açılan davada, sanık ilk celsede ‘delil yetersizliğinden’ beraat etti. G.Y’nin
mahkemeye delil olarak sunduğu ‘suçun itiraf edildiği telefon görüşmesi’ deniteliğinde sayılmadı. Mahkeme, çocuğun İstanbul Çapa Tıp Fakültesi’nden,
gördüğü psikolojik tedaviye ilişkin rapor dahi istemedi.
İstanbul’da yaşayan 17 yaşındaki T.K., öz babası Y.K.’nın uzun yıllar cinsel
istismarına maruz kaldığını Adli Tıp Kurumu raporu ile belgeledi. Buna rağmen
mahkeme, Y.K.’nın delil yetersizliğinden beraatına karar verdi.
Antalya Elmalı’da 2 çocuk uğradıkları cinsel istismarı yazarak, çizerek
anlatmalarına ve Adli Tıp raporu ile belgelemelerine rağmen istismarcılar tahliye
edildi.
Bu 103 günde, katiller, kadına yönelik şiddet uygulayanlar, iyi hal
indirimleri ile ödüllendirildi.
23 kez suç durusunda bulunan Ayşe Tuba Arslan’nın başına defalarca satırla
vurarak öldüren Yalçın Özalpay’a iyi hal indirimi uygulandı. İndirimin gerekçesi
“boşanmaya rağmen sadakat yükümlülüğü” oldu…
Rukiye Ay ve 1,5 yaşındaki kızı Eylül’ün üzerlerine kaynar su döken Ali Ay’a iyi
hal indirimi uygulandı. Topu topu 4,5 yıl hapis cezasına çarptırılan Ali Ay,
indirim sonrasında 3 yıl 9 ay ceza aldı.
Değerli Basın Mensupları,
İstanbul Sözleşmesi’nden tek taraflı çekilme kararı alındığı günden itibaren,
kadınların ve çocukların payına, ölüm, istismar, şiddet düştü. Sadece 103 günde
yaşadığımız bu karanlık tablonun sebebi bellidir.
300’ü aşkın kadın derneğinin üye olduğu EŞİK Platformu’nun verilerine göre,
Sözleşme yürürlüğe girdiği 1 Ağustos 2014’den bu yana uygulansaydı, bugün en
az 2 bin 336 kadın yaşıyor olacaktı.
Çünkü devlet, kadına karşı şiddetin önlenmesi için gerekli tedbirleri almış
olacaktı. Kadınları etkin şekilde koruyacak, şiddet önlenemediği koşulda da adil
yargılama ve cezalandırma süreçlerini işletecekti.
Kısacası İstanbul Sözleşmesi’nin yükümlülükleri yerine getirilmiş olsaydı;
kadınlar sokak ortasında bu kadar rahat öldürülemeyecekti, kadınları katledenler
cezasızlıkla ödüllendirilmeyecekti. Çocuğa yönelik cinsel istismarda bulunanlar,
delil yetersizliği gerekçesi ile tahliye edilmeyecekti; cinsel istismar mağduru
çocuk, delil sunmak için istismarcısı ile ikinci kez bir araya gelip ses kaydı almaya alışırken tekrar taciz edilmeyecekti…
Değerli Basın Mensupları,Birçok kadın örgütünün, siyasi partinin ve bireyin Danıştay’a açtığı dava, iki gün
önce reddedildi. Ancak, Danıştay 10. Dairesi’nde ara karar veren heyetin
değiştirildiğini ve oylamanın 3 kabul oyuna karşı 2 red oyu ile sonuçlandığını
biliyoruz. Yürütmenin durdurulması yönünde oy veren üyelerden biri, uluslararası
antlaşmaların yasa hükmünde olduğunu, fesih edilmesine ilişkin işlemlerde
Cumhurbaşkanı’nın yürütme yetkisinin bulunmadığını belirtti. Karşı oy veren
diğer üye ise; “yetkide ve usulde paralellik ilkesi gereği bir işlem hangi usule
uyularak tesis edilmişse, aynı usule uyularak geri alınmalı, kaldırılmalı veya
feshedilmelidir” dedi. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin oyladığı uluslararası
sözleşmelerin sadece yürütme organı işlemiyle feshedilmesi mümkün değildir”
vurgusunu yaptı.
Telafisi güç veya imkânsız zararların doğmasına rağmen yürütmeyi durdurma
kararı vermeyen Danıştay’a soruyoruz:
Kadına yönelik şiddeti, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Derya Yanık gibi, siz
de mi tolere edilebilir buluyorsunuz?
Şu çok net bilinmelidir ki; yaşanan her kadın cinayetinin ve çocuğa yönelik
istismarın sorumlusu, tek adam hükümetidir. Kadına yönelik şiddete bedel
biçenler şiddeti bitirmek istemiyor! Tacizcileri, tecavüzcüleri cezasızlıkla
ödüllendirenler, yaşam hakkımıza sahip çıkmıyor! Her fırsatta erken evliliğe göz
kırpanlar, çocuk yaşta evliliği yasaklamak istemiyor! Kadınlara tacizi, tecavüzü,
ölümü reva görmelerine izin vermeyeceğiz.
Kadınların canıyla oynayan bu kararın hesabını ilk seçimlerde sandıkta soracağız!
İktidara geldiğimiz ilk hafta içinde İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden yürürlüğe
girmesini sağlayacağız. Sözleşmeyi uygulamaya koyduğumuzda bütün
yükümlülüklerini yerine getirerek, kadına ve çocuğa yönelik şiddetin, istismarın
nasıl sonlandırılacağını göstereceğiz. Türkiye’yi yeniden hukuk devletine
dönüştüreceğiz. Halkın partisi olarak, halkla birlikte bu vahşeti sona erdireceğiz.
Çünkü biliyoruz ki: ADAM TEK BİZ ÇOĞUZ!
CUMHURİYET HALK PARTİSİ
KADIN KOLLARI